6 Mart 2014 Perşembe
Cevapsız Sorular...
Adını kurumuş bir çiçek gibi saklayabilir miyim kalbimin tozlu sayfalarında ?
Sevdam köklendirir mi sevgini , sevgimin sıcaklığı ısıtır mı seni?
Umutların zifiri karanlığında ümit ışığı olur mu düşlerim ?
Bilmiyorum belki de cevabı yoktur bu soruların...
ZAMAN...
ZAMAN...
Yaşamanın yalnızca nefes almak olduğu bu dünyada
Umut dolu saatlerin sabahını bekliyorum
Belki bir meltem mutluluğu getirirdi
Ellerim titrek ,benliğim yorgun
Biraz da ateşim var herhalde
Başımı kaldırıp bakıyorum gökyüzüne
Yalnız yıldızlar görünüyordu
Acaba erişilebilir miyiz onlara
Saçmalama diyorum kendime
Öyle olsalar yıldız olmazlardı ki...
...
Gündüzün aydınlığı dağıtıyordu duygularımı
Saat acımasızca kefenini giydiriyordu zamana
Ben ise yalnızca bekliyordum
Tik... tak... zaman ilerliyordu
DÜZEN/SİZLİK
Çatırdıyordu sesim karanlık sokaklarda
Aydınlığın gölgesinde bir yudum umut arıyordum
Gözlerimin sarhoşluğu varoşlara uğrar,anılara sığınır
Süzülürken nefretim, sarkık sevinçlere inat
Rüzgarın serinliği yakıyordu kalbimi
Kızarık sesler... şehir azgın güne bileniyordu
Ayazın bileklerine sarılıyordu serseri barış
Seyrelmiş düzenin arsızlığı karışmış bedenime
Susar, duymaz , umursamaz...
KEŞKE "KEŞKE" DEMESEYDİM !
KEŞKE "KEŞKE" DEMESEYDİM !
Kendini yoğun birikintilerden soyutlamaya çalışıyordu. Kalp ile gönül savaş verirken nasıl yazabilirdi ki ? En iyisi susmak, düşünmemek diyordu kendine. Belki de tekrar kendini saçma günün telaşına bırakmak daha iyi gelirdi ona.
Ne yapacağını bilmiyordu. Son günlerde dinlediği şarkı çalıyordu radyoda. Sesini biraz yükseltip mırıldanmaya başladı. Kanepeye uzanıp sessizce durdu. Düşünüyordu. Halini gözünün önünden geçirdi ve yavaşça yerinden kalktı. Ayakları artık bedeninden bağımsız hale gelmişti ....
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)