6 Temmuz 2015 Pazartesi

Sevgi Çiçekleri

sevgimi kusardı kalemim belki dizelere
donuk bakışlarımı sana dikerdi gözlerim
acıdan buz kesmiş gözyaşı ile suladığım çiçeklerim
ağlayarak kefenini giydirdiğim "sevgim"
artık gözüyaşlı şiirlerin müdavimiyim...
ve okşar içimi meltemin nefesi
her adımına işler yalnızlığı ümitlerim
bahtsız bir bedevidir belki de sözlerim
haykıramazdı sevgiyi dilim
bilinmez... sanırım lal olmuştu kalbim

9 Şubat 2015 Pazartesi

Umuda Veda



Yürüyordum... Daralan ciğerlerimde soğuğun o acı, keskin mızrağını hissediyordum. Biraz soluklanmaya çalışıp tekrar koşuyordum. Başımdaki şapkam rüzgârla girdiği muhabereye yenik düşmüş, geçtiğim sokakların birinde savrulup gitmişti. Kabanımın içindeki ince pamuk kazağımın sırtıma yağlı bir kâğıt gibi yapıştığını hissediyordum. Üşüyordum... Adımlarımı kendi çöplüğünde pusuya düşürülmüş bir kişi edasıyla atıyordum. Rüzgârın azametli kollarında daha güçlü ve her güçlü gibi daha acımasız olmuştu soğuk. Geçtiği sokakların ardında bıraktığı yıkımın kibriyle kol geziyordu kar kokusu. Sokak içlerine sızan dondurucu soğuk, elmacık kemiklerimi kavuruyordu sanki...
Geçtiğim sokakların derinlerinde o korkunç görünümleriyle ve silahlarıyla askerler çıkıyordu karşıma. Ellerindeki meşalelerin ağır, yağlı kokusu tüm sokağı kaplıyordu. Yayılan kokunun öyle güçlü bir tesiri vardı ki, serseriler bu kokudan askerlerin geldiğini anlayabilirdi.
                                                                      …

6 Mart 2014 Perşembe

Yer altını kazarak başka bir ülkeye gitmek. Sizce doğrumu ?


Olaya fiziksel ve coğrafi açıdan yaklaşırsak tabaka magmaya yakın olan kabuk tabakasıdır. Magnezyum,demir ve slikon yapısından dolayı kırılamaz doğrudur. Ki kırılsa bile alttaki litosfer tabakasındaki sıcaklık değeri doğa üzerindeki metalleri eritmeye kafidir. Dik olarak inme bir sefer mümkün değil hem teoride hem pratikte . Şöyle bir olgu var litosferin silikon tabakasından bir dikey inişle- ki bunu yaparken de yüksek soğutma işlemi lazım- bu tabakanın esnek yapısıyla bir iniş teoride mümkün. Cevap uzun oldu ama konu güzel yorum belirtmek istedik...

Cevapsız Sorular...

Adını kurumuş bir çiçek gibi saklayabilir miyim kalbimin tozlu sayfalarında ? 
Sevdam köklendirir mi sevgini , sevgimin sıcaklığı ısıtır mı seni?
Umutların zifiri karanlığında ümit ışığı olur mu düşlerim ? 
Bilmiyorum belki de cevabı yoktur bu soruların...

ZAMAN...

                                                             ZAMAN...


Yaşamanın yalnızca nefes almak olduğu bu dünyada

Umut dolu saatlerin sabahını bekliyorum
Belki bir meltem mutluluğu getirirdi
Ellerim titrek ,benliğim yorgun
Biraz da ateşim var herhalde
Başımı kaldırıp bakıyorum gökyüzüne
Yalnız yıldızlar görünüyordu
Acaba erişilebilir miyiz onlara
Saçmalama diyorum kendime
Öyle olsalar yıldız olmazlardı ki...
...
Gündüzün aydınlığı dağıtıyordu duygularımı
Saat acımasızca kefenini giydiriyordu zamana
Ben ise yalnızca bekliyordum
Tik... tak... zaman ilerliyordu

DÜZEN/SİZLİK





Çatırdıyordu sesim karanlık sokaklarda
Aydınlığın gölgesinde bir yudum umut arıyordum
Gözlerimin sarhoşluğu varoşlara uğrar,anılara sığınır
Süzülürken nefretim, sarkık sevinçlere inat

Rüzgarın serinliği yakıyordu kalbimi
Kızarık sesler... şehir azgın güne bileniyordu
Ayazın bileklerine sarılıyordu serseri barış
Seyrelmiş düzenin arsızlığı karışmış bedenime
Susar, duymaz , umursamaz...

KEŞKE "KEŞKE" DEMESEYDİM !


         
 KEŞKE "KEŞKE" DEMESEYDİM !

Eline kalemi almaya çalışıyordu ama parmaklarını engelleyen bir güç vardı sanki. Kendini zorluyordu ama nafile... oysa içini dökmeye o kadar çok ihtiyacı vardı ki ...Tüm bunları düşünmeyi bırakıp tekrar sarıldı kalemine... "Son bir hamle" diyerek tuttu kalemini. Parmaklarına söz geçirmeye çalışıyordu adeta. Onu durduran güç bile bu kararlılığa artık karşı gelmekte zorlanıyordu. Ama pes de etmiyordu.


Kendini yoğun birikintilerden soyutlamaya çalışıyordu. Kalp ile gönül savaş verirken nasıl yazabilirdi ki ? En iyisi susmak, düşünmemek diyordu kendine. Belki de tekrar kendini saçma günün telaşına bırakmak daha iyi gelirdi ona.


Ne yapacağını bilmiyordu. Son günlerde dinlediği şarkı çalıyordu radyoda. Sesini biraz yükseltip mırıldanmaya başladı. Kanepeye uzanıp sessizce durdu. Düşünüyordu. Halini gözünün önünden geçirdi ve yavaşça yerinden kalktı. Ayakları artık bedeninden bağımsız hale gelmişti ....